Yukarıda yazan satırları 20 Mart 2020'de yazıp taslak olarak kaydetmişim. O günden bugüne ne düşüncelerimde ne hayatımda hiçbir değişiklik olmadı. Bu durağanlık normal mi? İyi bir şey mi? "Daha kötüsü de olabilirdi" diyerek cevaplıyorum bu soruyu çünkü daha önce böyle düşündüğümde daha kötüsü olmuştu. Fakat neden daha iyisi olmuyor? Bu soruyu düşündükçe cevabını bulamıyorum ve bulamadıkça kendimi daha da örseleyerek devam ediyorum. Yaşamaya değil, nefes almaya. "Malum, şu sıralar Covid-19 ile savaşıyoruz nefes bile alamayan insanlar var" diyerek teselli bulur olduk. E peki şükrederken artık bunun yerine ulaşması ve daha iyiye gitmesi gerekmiyor mu? Evet çok şükür nefes alıyorum, sağlığım yerinde, istediğim çoğu şeyi alabiliyorum, etrafımda (her ne kadar görüşemesek de) onlarca arkadaşım var ve ailem hayatta. Dışarıdan bakıldığında "daha neyi dert ediyorsun?" diyor olabilirsiniz. Fakat benim istediğim şey, zamanında kaçtığım insanlarla -ki bu insanlar belli bir kişi değil, insan ırkından nefret etmişimdir- artık bir arada olabilmek. Birine sarılabilmek, uzun soluklu muhabbet ortamlarında bulunabilmek ve kendi gelirimi sağlayıp hayata daha güvenle bakabilmek. Bu bahsettiğim şeyin dünyadaki karşılığı özgürlük. Özgürlüğün benim için tanımı ise her zaman şu oldu "istediğin saatte istediğin şehirde istediğin kişinin yanında olabilmek." Bunu sağlayabildiğim zaman "işte bu benim özgürlüğüm" diyebileceğim.
Uzun zamandır yazmadığım için kalemim körelmiş, bunu hissediyorum ve belki yazının bu noktasına gelmeden ekranı kapattınız. Fakat bir dipnot geçmek istiyorum; yazılarımı kendim için yazıyorum. Hitap ettiğim okuyucu kendini bulabilirse Corona bittikten sonra doya doya sarılabiliriz. Şimdilik Hoşça kalın :)